Panik Bozukluğu

Panik atağı tedavisi atağın yok edilmesi değil, kişinin atakla baş etmesi esasına dayanır.

BİLMEYENLER İÇİN PANİK ATAĞININ BASİT TANIMI

Panik atağını merak edenlere basit bir tanım yapayım. Fitness salonunda 10 dakika spor yaptığınızı hayal edin. Terleme, çarpıntı, nefes nefese kalma, karın bölgesinde rahatsızlık hissi, terleme, uyuşma, ağız kuruluğu… İşte 10 dakikada varılan bu noktaya 2 saniyede ulaştığınız bir ataktır panik atağı!

Panik Atağın Latince tanımı: Paroksismal Epizodik Anksiyete
Paroksismal: Ara ara gelen
Epizodik: Bir dönem süren
Anksiyete: Huzursuzluk, kaygı, endişe ve bir takım fiziksel belirtiler (çarpıntı,…)

Panik atağı kişinin kendini bir stresle karşı karşıya hissetmesi durumunda ya da bundan bağımsız olarak kendiliğinden ortaya çıkar. Panik atağı kişiye tehlike karşısında SAVAŞ yada KAÇ için fırsat oluşturur. Panik atağı esnasında kişi öleceğim, çaldıracağım, felç olacağım düşüncesine kapılır. Bir daha atak yaşarım düşüncesiyle beklemeye geçer. Kendince önlemler alır. Dışarı çıkmaz, biriyle gider, eczane ve hastane olan yolları seçer, yanında atak anında kullanmak üzere bir şeyler taşır (ilaç, kolonya, şeker,…). Uykuya yatmaktan korkar. Egzersizden kaçınır. Sinema, tiyatro, cami gibi kapalı ve kalabalık yerlerde kapıya yakın oturur. Asansöre, uçağa, metroya, vapura… binmez, tünel ve köprülerden geçmez. Trafik sıkışıklığı nedeniyle araçtan inmek ister. Evde odaların kapısını kapatmak istemez ve daha birçok şey…

Panik atağı yaşayan kişiler genelde acile başvururlar ve “bir şeyin yok” yanıtı alırlar. Ailede kalp-damar sistemi hastalıkları, kişinin atlatamadığı kayıp/yas, travma, ayrılık, boşanma… gibi yaşam olayları atak görülme ihtimalini artırır.

Panik atağı kadınlarda 2 kat fazla görülür. Panik atağı yaşayan hastalar genelde aşırı duyarlı kişilerdir ve kendilerini ruhsal açıdan zayıf görme eğilimindedir. Ebeveynleri genelde dominant, kontrolcü, sürekli bir şeyler talep eden ya da aşırı sert karaktere sahiptir. Bu kişilerin çocuklukları baskı içinde geçmiş olabilir ama bu kural değildir. Ayrılmaktan korkan anne-babalarına aşırı bağlı/bağımlı bir çocukluk geçirmiş olma ihtimalleri yüksektir.

Panik bozukluğu yaşayan bazı hastalar boğazına bir şey takıldığı ya da kitle varmış gibi bir his olduğunu, KBB’ye gittiklerini, yapılan tetkiklerin normal çıktığını ifade ederler. Boğazda düğümlenme hissi olarak tanımlanan bu duruma Globus Histerikus (Globus hystericus) denir. Anksiyete ya da panik belirtisidir.

PANİK BOZUKLUĞUNDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ
1- İLAÇ
2- PSİKOTERAPİ

Bu yöntemler kişiye özel olarak planlanır. İlaç olarak antidepresanlar, anksiyolitikler (kaygı gidericiler), gerekirse antipsikotikler ve diğer gruplardan bazı ilaçlar kullanılır.

1- İLAÇ
Panik Bozukluğunda ilaç tedavisi “minimum” 1 yıldır. Bazı hastalarda daha uzun da sürebilir. Kısa sürede iyilik sağlamak isteyen bazı hekimler kontrole tabi reçeteyle (yeşil reçete) ilaç verebilir. Bu ilaçlar (yeşil reçeteyle verilenleri kastediyorum) düzenli kullanılmadığı müddetçe bağımlılık yapmazlar. Ancak 3 ayı geçmemek kaydıyla ve dozun azaltılması planlanarak kullanılabilir. Bu konuda bazı hastalar gereğinden fazla kaygı yaşamakta ve bu ilaçları hiç kullanmayabilmektedirler. Aslında düzenli görüşmelerin yapıldığı bir tedavi sürecinde bu ilaçlar geçiş döneminde oldukça işe yarayabilmektedir ve hekim yazdıysa kullanılmalıdır. Antidepresanlar ise “bağımlılık yapmazlar”. Bazı hastalar ilaç tedavisini yarıda kesmekte, hastalıkları tekrarlamakta ve bu durumu bağımlılık olarak (yanlış) yorumlayabilmektedir. Tedavinin toplam süresi hastaya, stres faktörlerine, atağının şiddetine, terapi alıp almamasına… göre değişir yani bireyseldir.

2- TERAPİ
En etkili (bilimsel olarak kanıtlanmış) yöntem Bilişsel Davranışçı Terapi’dir (BDT). BDT’nin esası düşünce, duygu ve davranışlarımız arasındaki ilişkiyi hastaya öğretmek, bireysel formülü çıkarmak, zihnindeki kurallaşmış ve geçmişten bu yana gelen kemikleşmiş inançları düzeltmektir. Hastanın öğrendiklerini ömür boyu sürdürecek şekilde kanıksamasını sağlamaktır. Bir nevi ameliyattır. 6-12 seans arası sürer. Yapılan bilimsel çalışmalarda ilaç ve BDT’nin etkinliği karşılaştırılmış, etkinliklerinin aynı olduğu, BDT’nin nüksü önleme açısından daha avantajlı olduğu gösterilmiştir.

Psikiyatr Dr. Orhan KARACA
EMSEY HOSPITAL

Etiketler :

Paylaş :

Kategoriler